İstanbul Üsküdar İlçesi Olası Deprem Kayıp Tahminleri Kitapçığı

  • Oluşturulma Tarihi : 2020-07-13 07:55:39
  • Son Güncelleme: 2020-07-15 07:41:03
  • Yazar/Hazırlayan: İBB Kandilli Rasathanesi
  • Yükleyen: Ersoy İnce
  • Doküman No: 021538
  •    737
  •    7
  •    0
  •    0
  •    https://isg.email/n5BNb2

Mw=7.5 büyüklüğündeki senaryo depreminde, Üsküdar’daki binaların ortalama %67’sinin hasar görmeyeceği tahmin edilmektedir. Binaların ortalama %23’ünün hafif, %8’inin orta, %1,5’unun ağır ve %0,5’inin de çok ağır hasar görmesi beklenmektedir. Üsküdar’da, analiz edilen toplam bina sayısı 41.731’dir. Ağır ve çok ağır hasarlı binaların aldıkları deprem hasarının, onarılamayacak boyutta olabileceği ve bu hasar seviyelerindeki binaların yıkılıp tekrar yapılması gereğinin ortaya çıkacağı öngörülmektedir. Öte yandan, orta hasarlı binaların da onarım yerine yıkılıp yeniden inşası çoğunlukla daha uygundur. Senaryo depreminde, Üsküdar’daki binaların ortalama %10’unun (yaklaşık 4.173 bina) orta ve üstü seviyede hasar göreceği tahmin edilmektedir. Yaklaşık 37.751 binanın ise, hasarsız veya hafif hasarlı olması beklenmektedir. Geçmiş depremlerde yaşananlar, can kaybı ve yaralanma oranlarının kadın ve çocuklarda daha fazla olduğunu göstermiştir. Geçmiş dönem deprem sonrası istatistikleri, can kayıplarının büyük çoğunluğunun sarsıntı sırasında, daha az kısmının ise binadan çıkmaya çalışırken ya da kurtarılmayı beklerken meydana geldiğini göstermektedir. Yaralanmaların ise yaklaşık yarısının, sarsıntı sırasında, diğer yarısının ise deprem sırasında veya sonrasında binadan çıkmaya çalışırken meydana geldiği gözlemlenmiştir. Mw=7.5 büyüklüğündeki senaryo depreminin, en kötü senaryo olan gece meydana gelmesi halinde, Üsküdar’da ortalama 95 civarında can kaybı meydana gelebileceği, yaklaşık 42 kişinin ağır yaralanabileceği ve 365 kişinin de hastane şartlarında tedavi görmesi gerekebileceği öngörülmektedir. Deprem nedeni ile meydana gelen bina hasarlarının önemli bir etkisi de binaların barındırma özelliğini kaybetmesidir. Acil barınma ihtiyacının belirlenerek, bunun karşılanması için gerekli ön planlama ve çalışmaların yapılması, özellikle yoğun yapılaşmaya maruz metropol alanlarda beklenen depremler için kritik önemdedir. Deprem sonrası insanların, hasarlı olmasa da binalara girmeyip bir süre dışarda olmayı tercih etmeleri de genel resmi ağırlaştıran bir durumdur. Üsküdar’da Mw=7.5 senaryo depremi sonrasında yaklaşık 15.087 hanelik acil barınma ihtiyacının ortaya çıkacağı tahmin edilebilir. Hane başına 3 kişilik nüfus kabulüyle, yaklaşık 45.261 kişinin acil barınma ihtiyacı olacağı beklenmektedir. Bu tahminlerde de depremin oluş şekline göre, hasarlarda gördüğümüze benzer belirsizlikler bulunmakta olup, deprem sonrası gerçekleşen acil barınma ihtiyacı içindeki nüfus verilen değerin altında ya da üstünde gerçekleşebilir.


Yüksek binalar deprem etkileri altında tekil olarak incelenmeli, yapısal hasar ve bunlardan kaynaklanması olası kayıpların yanı sıra yapısal olmayan unsurların (giydirme dış cepheler, su ve elektrik altyapısını oluşturan sistemler, mekanik, elektrik ve elektronik donanım unsurları, araduvar ve asma tavanlar gibi mimari unsurlar vb) hasar görmesiyle oluşabilecek kayıplar ve diğer sosyo-ekonomik kayıp olasılıkları titizlikle değerlendirilmelidir.


İstanbul gibi özellikle eski ilçe, semt ve mahallelerinde dar yolların, sayısal anlamda yoğun ve hasar görebilirliği yüksek bir bina stoğunun bulunduğu kentlerde, depreme bağlı bina göçmelerinin meydana gelmesi durumunda veya binaların ağır hasar gördüğü hallerde yollar kapanabilmekte ve bu durum deprem sonrası her türlü kurtarma ve yardım operasyonunu çok zorlaştırmakta ve zaman zaman imkânsız hale getirmektedir. Eğitim, sağlık, spor, kültür, din, konaklama, ticaret ve sanayi gibi kentsel işlevlerin deprem sonrasında mümkün olan en kısa zamanda eski haline dönmesi, sosyal ve ekonomik olarak büyük önem taşımaktadır. Bu raporda sunulmuş olan bütün tahminler, deprem mühendisliği literatüründe yer alan, analitik çalışmalara veya depremlerde yaşanmış deneyimlerden yararlanarak oluşturulmuş ampirik modellere dayanmaktadır. Bu modeller, bütün istatistiksel modellerde olduğu gibi kabullere dayanmakta ve çeşitli belirsizlikler içermektedir. Sunulan sonuçlar kullanılan modellerden elde edilen ortalama değerlerdir. Gerçek bir depremin yaratacağı kayıpların bu raporda sunulan sonuçlardan farklı olması kaçınılmazdır.


Bu doğrultuda alınabilecek önlemler açısından ilçenin kentleşme karakterine bakıldığında, Üsküdar’da yapıların büyük oranda 1-4 kat aralığında yer aldığı görülmektedir. Bunda, ilçenin çok eski yerleşim yerlerinden olması rol oynamaktadır. Yapı yaşları baz alındığında ise yapıların %85’inin 2000 ve öncesi yıllarda inşa edildiği tespit edilmiştir. Deprem kaynaklı riskin azaltılmasına yönelik eylemlerde, önceliğin bu yapı grupları olması gerektiği düşünülmektedir. Risk azaltma eylemleri planlanırken de tekil yapı ölçeğinde değil, en azından ada bazlı veya bölgesel yaklaşımların benimsenmesi önemlidir. Üstyapı odaklı çözümlemelerin yanında, altyapı sisteminin de sürdürülebilir ve dayanıklı nitelikte olması bütüncül bir çözümleme için gerekli görülmektedir. Yapısal eylemlere ek olarak, ilçe genelinde uygulanabilecek eğitim, farkındalık ve görünürlük çalışmaları ile vatandaşların afet riski farkındalığının ve bireysel önlem seviyelerinin arttırılması, riskin azaltılmasında kritik öneme sahiptir.