Kovd-19 Salgını ve Sonrası Uluslararası Siyasette Süreklilik ve Değişimler

  • Oluşturulma Tarihi : 2020-08-03 16:18:45
  • Son Güncelleme: 2020-08-03 22:59:32
  • Yazar/Hazırlayan: Polis Akademisi Yayınları
  • Yükleyen: Ersoy İnce
  • Doküman No: 168243
  •    143
  •    1
  •    0
  •    0
  •    https://isg.email/7Y1fRq

• Kovid-19 salgınının uluslararası sistemi ne ölçüde ve kapsamda etkileyebileceği salgının süresine, ölçeğine ve yayılım alanına bağlı olarak henüz belirsizliğini korumaktadır. Salgın sonrası dünyanın öncesiyle aynı olmayacağı açıktır. Belirsizliğe rağmen bir yandan kriz süreci yönetilirken diğer yandan sonrasının inşasına odaklanılmak da gerekmektedir. 


• Güvenliğin genişlemesi, derinleşmesi ve algı boyutuyla birlikte geleneksel güvenlik anlayışı temelden dönüştürmüş; bugün çok yönlü, çok boyutlu ve çok taraflı bir hal almıştır.

• Geçmişte büyük salgınlar baş göstermesine rağmen uzun yıllar genelde sağlıkla ilgili meseleler özelde epidemik hastalıklar, ağırlıklı olarak askeri bir mesele olarak ele alınmıştır. 


• Sağlık meselelerin genel güvenlik tehdidi olarak kabul görmesi ancak Soğuk Savaş sonrası dönemde mümkün olabilmiştir. Hızla gelişen teknoloji, iletişim ve ulaşım imkânları, salgın gibi sağlık meselelerini devletlerin ve sınırlarının ötesine taşımıştır.

• Kovid-19’un, güvenlik anlayışı ve uygulamalarının çok seviyeli, çok taraflı ve çok boyutlu nitelik kazanması yolunda pekiştirici bir rol oynayabileceği değerlendirilmektedir.

• Salgın neticesinde yaşananlar ve alınan tedbirler göstermiştir ki güvenliğe yönelik sektörel yaklaşımlar yeterli olmayıp, bütüncül bir bakış gereklidir. Sağlık alanında başlayan güvenlik tehdidi algısı kısa zamanda ekonomi, sosyal, siyasal, siber, gıda vb. alanlarda da ilave tedbirleri gerekli kılmıştır. Güvenlik konusundaki tehditlerin riskler kadar fırsatları da getirdiği genel kanaatinin, salgın sürecinde bir kez daha teyit edildiği söylenebilir.


• Kovid-19, teknolojik gelişmeye paralel olarak iletişim ve ulaşım imkanlarının artmasıyla devletin ekonomi üzerindeki kontrolünün kısıtlandığı, laissez-faire ilkesinin adeta eleştirisinin dahi yapılamadığı, kısaca sınırların artık sınırlamadığı bir dönemde meydana gelmiştir. Salgın, ülkelerin herhangi bir somut veya algısal tehdit durumunda, sınırlarını ne kadar hızlı kapatabildiğini ve kendi kaynaklarına ne kadar çabuk dönebildiğini açıkça göstermiştir.

• Dahası geçmiş yüzyılların korsanlarını hatırlatır şekilde bazı devletlerin, nakliyesi yapılmakta olan bazı ürünlere el koyması, liberal iktisadın ulus-devletlere biçtiği sınırlı rolün çok da sağlam bir zeminde olmadığı kanaatini uyandırmıştır.

• Salgının sebep olacağı iktisadi krizler de göz önünde bulundurularak, ilerleyen dönemde etkin işleyen bir sosyal devlet modeliyle ulus-devletlerin daha aktif oyuncular olarak uluslararası sistemde etkili olacakları yönünde güçlü savlar öne sürülmektedir.

• Bununla birlikte zayıf bir ihtimal olarak; salgın sonrası ülkelerin küresel entegrasyondan uzaklaşıp içe kapanarak daha korumacı politikalar izleyebilir ve kendi öz kaynaklarına dönebilir, ülkeler arası etkileşim ve iletişimi ilerleyen yıllarda azalabilir ve dolayısıyla daha çatışmacı bir uluslararası sistemin oluşmasına yol açabilir.