17 Ağustos 1999 Depreminde İki Çimento Fabrikası Bir Afet Sosyolojisi Çalışması

  • Oluşturulma Tarihi : 2020-08-15 07:56:29
  • Son Güncelleme: 2020-08-15 07:58:55
  • Yazar/Hazırlayan: ÇEİS
  • Yükleyen: Ersoy İnce
  • Doküman No: 793536
  •    403
  •    6
  •    0
  •    0
  •    https://isg.email/ZAcV01

Afetlere neden hazırlanmalıyız?

Bu soru anlamsız, dolayısıyla da gereksiz gibi görünmektedir, nerede sorarsak soralım, “can ve mal kaybını azaltmak, önlemek” anlamına gelen bir yanıt alacağımız kesin gibidir. Bu araştırmanın arka planını (çimento endüstrisini) düşünerek, soruya yalnızca kurumsal açıdan yaklaşmak isteyebiliriz. Deprem ve diğer afetlere hazırlanmak, tesisin dolayısıyla kurumun devamlılığını güvence altına almak için yapılması gereken temel çalışmalardan biridir. Fakat konuya sadece bu pencereden bakmaya çalışsak bile, gerisinde toplumsal bir boyutun olduğunu fark etmememiz imkansızdır. Yukarıda “can ve mal kaybını azaltmak, önlemek”ten söz ettik. Burada “mal kaybı” sözünü olağan kullanımından daha geniş olarak, insan dışında kalan her şey anlamında düşünelim: İnsan yaşamının (belirli bir yaşam kalitesiyle) sürdürülebilmesi için gerekli olan kaynaklar, sistemler ve süreçler. Üretim ve üretimin tüm unsurları da bu anlamda yaşamsal öneme sahip olduğundan, afetlerden en az derecede zarar görecek biçimde korunmalıdır. 


Bir çimento fabrikası temel olarak bir kişi ya da gruba ekonomik kazanç sağlamak amacıyla kurulmuş bir işletme olsa da, gerçekte kazanç sağladığı kişi ve/veya gruplar yatırımcılarla sınırlı değildir. Her çimento fabrikası, kendi çalışanlarından başka, aldığı hizmetler ve mallarla da pek çok kişiye iş ve kazanç sağlamakta; ulusal ekonomiye dolaylı ve dolaysız katkıda bulunmaktadır. Ayrıca, çimento fabrikası gibi sanayi kuruluşları, stratejik sayılan maddeler ürettikleri için, dışa bağımlılığı azaltmakta ya da ortadan kaldırmakta; böylece ulusal savunma politikasının da önemli bir parçası olmaktadır. Gördüğümüz gibi, çimento fabrikaları gibi sanayi kuruluşlarının bir felaketten sonra varlığını sürdürebilmesi sahiplerinin, kar ortaklarının, çalışanlarının dışında toplumun da yararınadır. 


Afetlerden sonra en büyük toplumsal yankıyı yapan yine de mal kaybı, maddi kayıplar ya da üretim faaliyetlerindeki aksama değil, can kaybıdır. Çünkü insan dışındaki tüm unsurlar, sistemler, eylemler yeniden üretilebilir, kurulabilir, kurgulanabilir, aynı işlevi gören başkalarıyla bunların yeri doldurulabilir